Dünyada birçok ülke sınırsız enerji kaynağına ulaşmak için çalışmalar yürütürken sürpriz bir gelişme yaşandı ve keşif resmen yapıldı.
Japon şirketi Helical Fusion, 10 yıl içinde dünyanın ilk kalıcı nükleer füzyon reaktörünü devreye almayı hedefliyor. Bu, nükleer enerji sektöründe ileri bir teknolojidir; reaktörler, plazma akımının sürekli artışı olmadan çalışmaya devam ediyor ve bu da onları çok daha ekonomik ve kararlı hale getiriyor. Tokyo merkezli şirket, ilk etapta manyetik tutma adı verilen spiral yönteme dayalı bir pilot reaktör geliştirmeyi planlıyor. Peki bu pratikte ne anlama geliyor?
Geleneksel füzyon reaktörleri, plazmayı stabilize eden bir manyetik alan yaratmak ve sürdürmek için plazma akımını kullanır. Ancak bu akım istikrarsızlığa ve teknik sorunlara yol açabilir. Buna karşılık, Japonya'da planlanana benzer heliotron ve stellaratörler, plazma akımına ihtiyaç duymadan gerekli manyetik alanı yaratmak için harici manyetik bobinler kullanıyor. Bu sayede plazma stabilitesi artırılıyor ve sorun riski azaltılıyor, bu da önemli bir teknik avantaj sağlıyor. Şirketin CEO'su Takaya Taguchi, Reuters'a yaptığı açıklamada, "Dünyanın ilk kalıcı reaktörüyle önümüzdeki 10 yıl içinde elektrik üretmeyi hedefliyoruz" dedi. Reaktörün başlangıçta 50 ila 100 megavatlık bir güç üretmesinin beklendiğini de aktardı.
Bu tipteki ilk santralin inşa maliyetinin yaklaşık 5 milyar ABD doları olacağı tahmin ediliyor. Helical Fusion'a göre 1 gram (5 balona eşdeğer) hidrojen izotoplarının (döteryum ve trityum gibi) füzyon reaksiyonu sonucunda 8 ton petrolün yakılmasıyla aynı enerji üretiliyor. Dolayısıyla nükleer enerjinin kömür veya petrol yakmaktan çok daha çevre dostu bir etkiye sahip olduğu konusunda hiçbir şüphe yoktur. Heliotron ve stellaratör kullanan bir nükleer santralin konvansiyonel reaktörlere göre önemli ölçüde daha ekonomik olduğunu da hatırlatmakta fayda var.